17 Haziran 2009 Çarşamba

lawrence block, kendini Humphrey Bogart sanan hırsız



söylemeye gerek yok. bu okuduğum ilk bernie rhodenbarr polisiyesi değil, hayır.



bunlar kitaplığımdaki diğer bernieler. arada kaçırdığım da olabilir. ancak, hani elime biri zorla tutuşturmadıkça sanırım bir tane daha okumayacağım. hatta tam bu cümleyi yazarken hatırladım ki, bir önceki seferde de aynen böyle demiştim. ama işte insan bir sürü kitabın arasında tanıdık bişeyler görünce, kendini tutamıyor. aynen çalıştığınız yerdeki pek de hoşlanmadığınız birini, dışarının kalabalıkları içerinde birden karşınızda buluverince kendiliğinden oluşan o aydınlık gülümseme gibi.

neden bernie rhodenbarr a bir dur dedim? offf, çünkü meğer ne çok konuşuyormuş. ne çok ne çok. ilk okuduklarımda carolyn bu kadar yoktu.
carolyn, bernie'nin en bi kankasıdır ve kendisi bir köpek yıkama fabrikası (!) sahibidir. 2 kedisi vardır ve 3. yü alıp ucubeleşme fobisi vardır (ki bu sebepten bernie'mizin de bir kedisi olmuştur) lezbiyendir. bernie'nin sevgililerinden biriyle macera yaşamıştır. zaten sık sık kısa maceralar yaşar, formunu kaybetmemek için her gün bir parça içer, şenlikli bir karakterdir ancaaaaak, yazarımız lawrence amca onu gitgide sevimsizleştirdi. ya da bana öyle geliyor. bernie ile biraraya geldiklerinde bikaç sayfa ileri atlamak istiyorum artık. hani kafede bir arkadaşınla oturursun da birisi gelir ve canın şimdi derhal uzaklaşıp, gelen geveze gittikten sonra dönüp kaldığın yere dönmek istersin. aynen öyle işte. bu saçmasapan diyalogları yazan adam, ağırbaşlı matthew scudder polisiyelerini yazan aynı adam mı dedirtiyor! (lawrence block'un, polisiye sevenlerce daha bir prestijli bulunan -ne demekse- polis karakteri)

bu arada kahramanımızı anlatmadan arkadaşını anlatmış olduk.

kahramanımız usta bir hırsızdır. bu işi çok sever. ek iş olarak ise sahaf sahibidir. kitap alır satar. hırsızlık geçmişte kalmış gibi davranır. bu kitaptan öncekilerde eldivenin avuç içini keserek kullanırdı ama sanırım ameliyat eldivenlerinin piyasada kolaylıkla bulunabilmesinden dolayı artık bundan vazgeçti. çalışacağı geceler ağzına damla koymaz. kıvrak zekalıdır. hırsızlığına bağlı olarak mutlaka birileri bir cinayet işler ve bizimki de bunu çözmek durumunda kalır. kitabın sonunda işle alakalı herkesi toplayarak bir hercule poirot sahnesi ile olayı açıklamayı sever. çok da keyifli olur. (ama dedim ya yaşlandıkça çenesi düşüyor)


ray kirschmann da polistir. bernie'nin namusa geldiğine ikna olmamıştır ve her seferinde gelip kapısına dayanır. aralarında bir tür sevgi-nefret ilişkisi vardır ki aslında çokluk bundan karla çıkan ray olur çünkü o polis olmasına rağmen bizim bernie kadar namuslu değildir.



bu kitapta ufak bir aşk macerası denemesi vardı, ve Ilona bana ruth rendell'in cam hançer'indeki tuhaf isimli hasta hatunu hatırlattı. sona doğru olan vedalaşma sahnesinde "dalga mı geçiyosun???" demek istedim.tam anlamıyla saçmalıktı. neden böyle yaptı bu yazar anlamadım. işte, yine kahramanının arkasında duramayan, onu bir klişeye harcayan yazar modeli!!! sırf o sahne yüzünden seriden başka bir tane okumamak lazım. mmm ya da belki, sadece ilk çıkanlardan okumalı.

matrak olan başka bir şey de kitapta sürekli sue grafton a atıflar olması. carolyn onun kitabını okur. bernie de sıkı bir takipçisidir. çeviri hatalarından olsa gerek "tren'in a sı" gibi bir sue grafton kitabından bahsediyor. dalga geçiyordur belki de, ya da bilemiyorum "a for alibi" ya da türkçede çıkan adıyla "ateşin a'sı" na nasıl bir bağlantı... belki de yanlış yerden bakıyorum, neyse... (sonunda da "cladius'ın I'sı geçiyor. tamamen atıyor bence)

toparlamak gerekse, serinin ilk kitapları çok leziz, çok keyifli, ancak ratingi düşen dizi misali ekrana yapışıp kalabilmek için zırvalanmış denemeler gibi beni soğutan, buz gibi eden bu tatsızlığa kırım kırım kırılıyorum...

tüm bernie rhodenbarrlar için bir link:
http://www.ideefixe.com/vitrin/aramasonuc.asp?SearchTerm=bernie+rhodenbarr&Shop=0&filter=01


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder