2 Ocak 2011 Pazar

merkez komitesinde cinayet, manuel vasquez montalban



latin edebiyatının büyük isimlerinden biri. esasen sosyolog. polisiyelerle birlikte pek çok makale de yazmış. türkçeye sadece bu kitabı çevrilmiş ki bana bu düpedüz haksızlık gibi geliyor.

adamımız carvalho. montalban onu bir çok kitabında kullanmış ve bu kitap aslında 5. carvalholu kitap. neden bizde böyle bir seriye ortasından dalma durumu var hiç bilemiyorum.

carvalho bir dönek. eski komünist, yeni hiçbirşey. kendisini ve tüm ideolojileri ti'ye alan obur bir gurme. kitap boyunca sürekli bilmediğimiz bir sürü malzemeyle yapılan latin yemeklerine tanık oluyoruz ve kahramanımızın iştahı salyalarımızın kitaba damlamasına sebep oluyor.

montalban'da da beni vuran latin edebiyatındaki (yani benim okuduğum kısmındaki) hüzün, kadercilik ve herşeyi taşlayan mizah. haylaz ama buruk bir mizah bu. kahraman bir yandan tüm ideolojilere arkasını dönmüş inançsız bir obur, diğer yandan kendi bildiğini sonuna dek okuyan yüksek prensipli bir adam. pepe carvalho. diğer maceralarını da okuyabilmek isterdim.

kitapta bir sürü marksizm, leninizm, efendime söyleyeyim, ispanya ve avrupada solun yaşadıkları, cuntalar ve içsavaş dönemleri, işkence ve aklanmalar da var. fakat yumuşakça yedirdiği için yazarımız, sıkılmıyor insan. hatta kendisini tüm dünyada ve bizim memlekette de solun yaşadığı ve dönüştüğü hallerin yansıdığı bir perdeye, geleceği gören ama değiştiremeyen bir kahin uzaklığında bakarken yakalıyor. evet tam böyle. (tabi bunda benim siyasetle olan minimize ilişkim de gözönüne alınmalı belki de)

neticede, akıp giden bir öykü, çağa, kişiye has buruklukların çeşnilendirdiği, şen ve dalgacı bir anlatımla, sağlam kurgunun elele yürüdüğü bir roman.


bu fotoğrafını tercih ettim montalban abinin. kendisi aramızda değil, 64 yaşında, 2003 yılında, başka deneyimlere kanatlanmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder